Yusuf Suresi 9- “Öldürün Yusuf’u veya onu bir yere atıp-bırakın ki babanızın yüzü yalnızca size (dönük) kalsın. Ondan sonra da salih bir topluluk olursunuz.”
“Öldürün Yusuf’u…” Doğrudan öldürme talimatı var. Münafıklarda ilk istek öldürmedir. Hz. Ömer’i, Hz. Osman’ı, Hz. Ali’yi ve onların evlatlarını şehit ettiler. Hep münafıklarda istek budur. Münafık küfreder, bağırır çağırır ama bu onu doyurmaz. Asıl isteği öldürmek, şehit etmektir.
“… ki babanızın yüzü yalnızca size (dönük) kalsın…” Münafığın hasetlikten kaynaklanan psikopatlık yaptığını bu ayetten anlıyoruz. Asıl derdi haset ediyor olmasıdır. Kendisinin büyük olmasını ister, derdi budur.
“…Ondan sonra da salih bir topluluk olursunuz….” Münafık Müslümanı öldürme planı kurarken bir yandan da mükemmel bir mümin olduğunu iddia eder. Kendisinin salih olduğunu ve insanları salih yapmaya çalıştığını iddia eder.
Yusuf Suresi 11- (Bu karara vardıktan sonra) “Ey Babamız,” dediler. “Sana ne oluyor, Yusuf’a karşı bize güvenmiyorsun? Oysa gerçekte biz, onun iyiliğini isteyenleriz.”
“Sana ne oluyor, Yusuf’a karşı bize güvenmiyorsun?” “Sen bize güvenmiyor musun” münafık taktiğidir. Münafık çevresinde müttefik arar. Bize güvensene biz dürüst adamız diye müttefik arar.
“… onun iyiliğini isteyenleriz.” Münafık “iyilik istediği” iddiasındadır. Biz iyilik için Müslümanların dağılmasını istiyoruz. Darwinizmle, İngiliz derin devletiyle mücadeleye gerek yok, biz iyilik yapıyoruz derler.
Yusuf Suresi 12- “Sen onu yarın bizimle gönder, gönlünce gezsin, oynasın. Elbette biz onu koruyup-gözetiriz.”
Münafık hep iyilik yapmak iddiasındadır. “Bizimle gezsin, gönlünce dolaşsın, oynasın, eğlensin” diyorlar. Biz onu mutlaka koruyup gözetiriz diyorlar. Münafıklar tarih boyunca hep aynı iddiayla ortaya çıkar.
Yusuf Suresi 13- Dedi ki: “Sizin onu götürmeniz gerçekten beni üzer ve siz ondan habersiz iken onu kurdun yemesinden korkuyorum.”
Münafık müminlerde sürekli zaaf arar, eksik nokta arar ki oradan saldırabilsin. “Siz ondan habersizken, kurdun yemesinden korkuyorum” demek hem münafığa zaafı göstermek hem de yol göstermek olur. Müslüman asla zaafını göstermemeli, şeytana kapı açmamalıdır.
Yusuf Suresi 14- Dediler ki: “Andolsun, biz, birbirini kollayan bir topluluk iken, kurt onu yerse, bu durumda şüphesiz kayba uğrayan (aciz) kimseler oluruz.”
“Birbirini kollayan bir topluluk iken” Münafıklar sayıca azdır ama hep birbirlerini kolladıklarını, koruduklarını iddia ederler ve hareketleri, atakları topludur. “Biz hiç Yusuf’a bir şey olmasına izin verir miyiz, güçlüyüz, onu koruruz” diye yalan söylüyorlar. Koruyucu olduklarını iddia ediyorlar.
Yusuf Suresi 15- Nitekim onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca davrandıkları zaman, Biz ona (şöyle) vahyettik: “Andolsun, sen onlara kendileri, farkında değilken bu yaptıklarını haber vereceksin.”
Yusuf Suresi 16- Akşam üstü babalarına ağlar vaziyette geldiler.
Ağlamaları, münafıkların oyunculuğu rolcülüğünü, üç kağıtçılığını gösteriyor. Akşam üstünü seçiyorlar, çünkü akşamlar savunma için zor vakitlerdir. Bu tip oyunlar için akşam üstü vakti seçilir.
Yusuf Suresi 17- Dediler ki: “Ey Babamız, gerçek şu ki, biz gittik, yarışıyorduk. Yusuf’u da yiyeceklerimizin (veya eşyamızın) yanında bırakmıştık. Fakat onu kurt yemiş. Ne var ki biz doğruyu söylesek bile sen bize inanacak değilsin.”
Münafık yalanları çok berbat olur, çok düzmece yalanlar olur. “Doğru söylesek bile inanmazsın” demeleri de, münafık yalan söylemediği iddiası üzerinde çok durur, kendisine inanılması gerektiğini üzerinde propaganda yapar. Münafık Müslüman aleyhinde delil de oluşturabilir, “size iftira atmak için oyun oynayabilirler dikkatli olun” diyor Allah. (A9TV; 1 Ocak 2018)